Toplumsal Kalıplara Queer Sinemadan Bir Bakış: Stiletto

Kendine has anlatım tarzı, absürt ve beklenmedik finaliyle izleyicinin zihninde ve kalbinde yer etmeyi başaran Stiletto, Can Merdan Doğan’ın yazıp yönettiği bir ilk filmi. Benzersiz bir perspektifte sahip film, klasik bir anlatıya sahip gibi gözükse de gelişen olaylara verilen özgün tepkiler filmi, türünün ve alanının önemli işlerinden biri haline getiriyor.

Stiletto, bizlere bir çift topuklu ayakkabı vasıtasıyla, toplumsal normların ve bu normların oluşturduğu ve bireye dayattığı kalıpların,insan ruhuna tezatlığına dair çok keskin bir yansıma sunuyor. Hayatı ve olayları anlamlandırmada bakış açısının önemine vurgu yaparken, kimi zaman bir çıkmazın içine, karmaşık bir labirentin tam ortasında kalmış nasıl ve nereye hareket edeceğimizi bilmeden, ordan oraya bir belirsizlik içinde kıvrandığımızı düşünürken, aslında labirenti inşaa edenin de, oraya hapsedenin de kendimiz olduğunun bilincine varıp, bir yol, bir taraf seçme mecburiyetimizin olmadığını, istersek labirentin o yüksek ve kalın duvarların tek nefeste darmaduman edebileceğimizi gösteriyor.

Arzuları ve dayatılan toplumsal cinsiyet rollerinin arasında sıkışıp kalan taksi şöförü Hasan, aniden kendini beklenmedik durumlar zinciri içinde bulur. Bu zincir, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, aile, gibi bir çok kavramı halkalarında barındırmaktadır. Zincirin kendisini sarıp sarmalamasına izin mi verecek yoksa zinciri kıracak mı?

Murat Kılıç ve Nihal Yalçın’ın oyunculukta devleştiği, adeta oyunculuk dersi verdikleri Stiletto, Can Merdan Doğan’ın şahane bakış açısı ve şahane görüntü yönetimiyle son zamanlarda içime sinen, en sağlam yerli işlerden biri.

Paylaş

İlgili Yazılar